22 Ağustos 2023 Salı

Psikoloji Penceresinden Laiklik ve Eğitim

 aşadığımız ülkede, başka bir dünyanın mümkün olduğuna dair umutlar geçtiğimiz ay söndüğünden beri, sanki memleketin “dimmer anahtarı” bir kademe daha kısıldı. Bilmeyenler için “dimmer” elektrik devrelerindeki gerilimi düzenleyerek aydınlık ve karanlık dengesini ayarlayan bir anahtardır. Malum “eller” aydınlığı biraz daha kısıyor ve biz bunu gündemin ortasına düşen “İzmir’de Okullara İmam” haberlerinden anlayabiliyoruz. Farklı kademelerdeki okullar için psikolojik danışman yerine manevi danışman olarak 842 tane imam, kuran kursu hocası vb atanması yeni karanlık gündemimizde. Peki bu durumun çocuklarımızın fiziksel ve ruhsal sağlığı açısından riski nedir?

Okullardaki imamın sadece genel anlamıyla laiklik ve bilime karşı değil de, aynı zamanda kıymetli çocuklarımızın bütünlüğüne bir tehdit olduğu daha önce aklınıza gelmiş miydi bilmiyorum. Şimdi şöyle düşünelim; ilkokul, ortaokul veya lise kademesinde görev alan bir psikolojik danışmanın işlevi nedir? Aslında bir kısmı meslektaşım olan bu uzmanların, okullarda verdiği hizmetin kapsamı başka bir yazının konusu olabilir. Ancak özetle psikolojik danışmanların, çocukların okul bağlamına adaptasyonu ve geliştirilmesine yönelik ölçme ve değerlendirmenin yapılmasına, çocuklarda eğitim hayatlarını engelleyen nitelik taşıyan tutum ve davranışların kollanmasına ve birinci basamakta çocukları etkileyen psikolojik zorlanma ve bozuklukların fark edilmesine hizmet ettikleri söylenebilir. Tüm bu görev tanımlarının psikoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik ve sosyoloji gibi bilim dallarının bilimsel zeminlerini baz alarak uygulamalarını ortaya koyduklarını söylemeye bilmiyorum gerek var mı?

Okullarda rehberlik ve danışmanlık çok kritik ve merkezî bir iştir ve doğası gereği bilimsel temellidir. Psikoloji temelli her uygulama alanında olduğu gibi, on yılların birikimi olan kuramsal bir bilgi dağarcığı baz alınır. Örneğin sınıf içinde öğretmen ve arkadaşlarına karşı agresif bir şekilde davranan bir lise öğrencisinin, beslenme yetersizliği nedeniyle sınıfta uyuyakalan bir ilkokul öğrencisinin veya dikkat eksikliği nedeniyle okul performansı düşen bir ortaokul öğrencisinin tanınması ve desteklenmesinde rehber öğretmen başrol oynayacaktır. Bu denklemden bilimsel kuram ve uygulamalarla hizmet vermesi beklenen psikolojik danışmanı çıkarır, yerine hiçbir bilimsel altyapısı olmayan “manevi danışmanı” koyarsanız çuvallarsınız.

Din ve bilimin ne kadar da örtüştüğünü kanıtlamaya yönelik yüzyıllık merak ve hevesler ne durumda bilmiyorum, ilgilenmiyorum. Dini ve bilimi ayrı ayrı ele almanın toplumsal, siyasal ve ruhsal bir özgürlük olduğunu düşünüyorum. Öğrenme, bilim ve üretim skolastik düşünce ile değil bilimsel, akışkan ve yaratıcı bir mekanizmayla sağlıklı işleyebilir. Örneğin gelişim psikolojisi açısından bakıldığında çocukların soyut ve ahlaki düşünme becerilerinin 12 yaş civarlarında oturmaya başladığı söylenir. Peki, daha küçük yaşlarda ödevini yapmıyor diye “imam”a yönlendirilen çocuk ne yapacak? İmam ona genel ruhsal durumuyla ilgili bir ön değerlendirme ve motivasyonel bir görüşme mi yapacak? Hayır elbette imam çocuğa ezberleyip okuması için bazı sureler, dualar verip yollayacak. Dinsel yapı ve tarikatlar içindeki istismar vakaları düşünüldüğünde ise, seküler kesim için bu çocuk-imam teması hep endişe verici olacak.

Din özünde ahlak için, dünyaya anlam katmak için, öngörülemez olanı kontrol etmek içinken imandan zengin iktidar döneminde dinsel kurumlar iyice ahlaki çöküşün yuvası oldu. Tarikatlar deyince aklımıza cinsel istismar, kaçırılan ve kaybedilen çocuklar, intiharlar vb geliyor, engel olamıyoruz. Şimdi eğitim kurumlarına çöreklenen dinsel unsurlar, bilimle çatışan, çelişen ve bilimin mum ışığını söndüren bir nitelik taşır. Laiklik ve bilimsel eğitim, dinin düşünce esnekliği, çeşitliliği ve sistematikliğini tehdit eden sınırlandırıcılığına teslim edilmemelidir. Yaşadığımız neoliberal ve dijital çağda bilimin izini yitiren bir nesil tutunamaz ve barınamaz. Kapitalizmin bilimi ve insancıllığı da ne kadar besleyebildiği tartışma konusu. Ancak gerçek olan şu ki, tüm bilim, yaşam ve üretim modları analogdan dijitale geçiyor. Yeni nesli de dinsel hurafelere kurban etmemek lazım.

Psikoloji ve din ilişkisi her ne kadar dini bir “nevroz” ve dinsel ritüelleri bir “yineleme zorlantısı” olarak gören Freud’un din muhalifi görüşleriyle de başlasa ilerleyen zamanlarda sosyal, kişilik ve klinik psikoloji sınırları içerisinde manevi psikoloji çalışmaları yapılıyor. Bu sonuçlar epey çelişkili ancak maneviyatın olumlu özelliklerle ilişkili olduğuna dair bulgular epey popüler. Klinik deneyimime dayalı olarak ben de danışanların başa çıkamadıkları zor olaylarda dinden güç alabildiklerini görüyorum. Ama malumunuz son yıllar dindar ama seküler sınırda kişiler için dini sorgulama sürecine de döndü. Bence manevi danışmanlık meselesi yetişkinler için çocuklarımız kadar büyük bir risk değil. Örneğin atanamamış binlerce psikolog dururken, hastanelere imam atamak korkunç olsa da uyanılmayacak bir rüya değil. Asıl tehdit henüz serpilmekte olan, fiziksel ve ruhsal bütünlükleri için bilimin kapsayıcı ilgisine ihtiyaç duyan çocuklar için. İş işten geçmeden, kamuoyu tepkilerimiz ve ilişkili STK’lar yoluyla okulda imam kararının geri çekilmesini diliyorum. 

Bir ek yapmak gerekirse de risk dediğimde kast ettiğim en trajik sonuçlardan biri gerçekleşti geçen gün ben bu yazıyı yazarken. 12 yaşında bir çocuk Urfa’da AKP’lilerin açtığı bir Kuran kursunda ölü bulundu. Bu maalesef ilk veya son değil. Dini eğitimin, din destekli eğitimin, dinin kaos ve tahakküm olarak konumlandığı eğitim sisteminin sonu felakettir. Din kisvesi altında çocuklara ve gençlere dayatılan istismar ve zorbalığın önüne geçmek en önemli sorumluluktur. Çocuk ve genç ruhsallığı kırılgan bir dal gibidir. Körpecik zihinler ve bedenler dini baskıları ve onunla gelen olanca karanlığı kaldıramaz. Çocuklar ve gençler bilimin ve sanatın aydınlığını; empati ve onayla oluşan kapsayıcılığı ve yarına sağ salim ulaşmayı hak ediyor. Lütfen hepimiz bu dini tehdidin karşısında durmak için elimizden geleni yapalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder